Ülkemizde kadın cinayetleri dur durak bilmeden devam ediyor. Birçok kadın, yaşamını sürdürmek için mücadele ederken, birlikte yaşadığı erkekler tarafından şiddete maruz kalıyor. Son yaşanan olay, Meral A.’nın hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan bir cinayet davasının canavarlıktan başka bir şey olmadığını tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. Bu tür davalar, toplumun kanayan yarası haline gelen kadın cinayetlerine bir yenisini ekliyor. Her gün bir başka kadının hayatı ellerinden alınıyor, bu artık sadece bir istatistik değil, bir trajedi.
Meral A., birlikte yaşadığı Erdem K. tarafından bir saldırıya uğradı. Olay gece saatlerinde gerçekleştiğinde, komşular şiddet seslerini duymalarına rağmen müdahale etmekte gecikti. Meral’in bu saldırıdan kurtulması imkansız hale geldi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, Meral'in hayatını kaybettiğini belirledi. Bu durum, pek çok kadının birlikte yaşadığı erkeklerin inisiyatifine bırakıldığı bir hayatta nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığını gösteriyor. Adalet sistemimizin buna ne gibi önlemler aldığını sorgulamakta fayda var.
Kadın cinayetleri yalnızca aile içindeki sorunlardan kaynaklanmıyor; toplum genelindeki cinsiyet eşitsizliği ve kadınlara karşı olan zihniyet de bu sancılı sürecin bir parçası. Medya bu tür olayları aktardıkça toplumda farkındalık yaratıyor gibi görünse de, kısa vadeli çözümler sunmak yerine derinlemesine ele alınması gereken konulara dönüşüyor. Kadına yönelik şiddeti önlemek için sadece ceza yasaları yeterli değil, aynı zamanda toplumsal bir bilinçlenme de sağlanması gerekiyor. Kadının bir birey olarak değerinin hiçe sayılmasına, onların hayata ve sahip olduklarına göz dikilmesine karşı toplumsal bir tepki oluşturulması şart.
Her ne kadar Meral A.’nın ölümü bir başka kadının hayatını kaybetmesi anlamına gelse de, bu durum aynı zamanda topluma bir çağrıdır. Güçlü bir ses çıkartılmazsa, daha birçok Meral’in hayatı son bulacak. Tüm bu yaşananların birer rakamdan ibaret olmaması ve kadına yönelik şiddetin tüm boyutlarıyla ele alınması gerektiğini unutmamak önemlidir. Her bireyin, kadınların yaşadığı şiddetin durdurulması için adım atması, bu konuda bilinçlenmesi toplumun geleceği için hayati önem taşımaktadır.
Kısa zaman önce meydana gelen bu olay, bir kez daha sinirlerimizi zorlarken, kadın cinayetleriyle savaşmak için atılan adımların artırılmasının şart olduğunu gösteriyor. İleriye dönük yapılanmaların, eğitimlerin ve medyanın rolünün artırılması gereklidir. Unutulmasın ki her bir kadın yaşamak, sevmek ve hayatının tadını çıkarmak için var. Onların hayatına son veren her bir erkek, aslında onların potansiyelini, hayallerini ve sevdiklerini çalan bir canavardır. Bu nedenle, sadece yasaların değil, toplumun her kesiminin bu acı duruma karşı elini taşın altına sokması gerekiyor.