İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Gazze'deki insani duruma dair yaptığı açıklamada "Gazze'de kimse açlıktan ölmüyor" ifadelerini kullandı. Olayın hemen ardından ortaya çıkan tartışmalar, hem devlet yetkilileri arasında hem de uluslararası toplumda büyük yankı buldu. Peki, Netanyahu'nun bu açıklaması ne anlama geliyor? Gazze'deki gerçekler ne? İşte bu soruların yanıtlarını bulmak için konuyu detaylı olarak inceleyeceğiz.
Birleşmiş Milletler'in (BM) raporlarına göre, Gazze'de yaklaşık 2,1 milyon insan yaşamaktadır. Bu nüfusun yaklaşık %80'i insani yardıma muhtaç durumdadır. Gazze Şeridi'nin sıkışık şartları, bu bölgedeki gıda güvenliğini ciddi anlamda tehdit etmektedir. Son yıllarda uygulanan kısıtlamalar ve yerel kaynakların yetersizliği, insanların temel gıda ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmalarına neden olmuştur. BM verilerine göre, Gazze'deki insanların %44'ü gıda yetersizliği yaşamaktadır. Bu durum, Netanyahu'nun beyanda bulunduğu "kimse açlıktan ölmüyor" ifadesiyle ne kadar çelişkili görünüyor. Kendi verilerine göre bile, bölgedeki insanlara en temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çektiği açık. Her ne kadar Netanyahu, bu sözlerle durumu minimize etmeye çalışsa da, gerçekler gözler önünde.
Gazze'deki yaşam koşullarını öne çıkaran tanıklıklar, yüzlerce ailenin içinde bulunduğu zor durumu en net biçimde ortaya koyuyor. Yerel bir aktivist olan Aysun, "Gün geçmiyor ki ailemde birisi açlık nedeniyle bayılmasın," derken, bölgedeki insanların yaşadığı psikolojik ve fiziksel zorlukları dile getiriyor. Ayrıca, hekimlerin gözlemlerine göre, çocukların beslenme yetersizliği nedeniyle ciddi sağlık sorunları yaşaması, daha çok dikkat çeken bir başka gerçek. Hekimler, İnsanların sadece gıda değil, aynı zamanda temiz su gibi temel ihtiyaçların daha da azalmasından ötürü büyük tehlikelerle karşı karşıya olduğunu belirtiyor.
Uluslararası basında yer alan haberlere göre, Gazze'de aidatlarını ödeyemeyen ailelere devlet yardımları da ya çok sınırlı ya da hiç mevcut değil. Geçmişte yapılan yardımların azalması, insanların hayatta kalma mücadelesini daha da zorlaştırıyor. Bir başka tanık, "Artık çocuklara yemek bile veremiyoruz. Ekmek almak için günlerce beklemek zorundayız," diye konuştu. Bu tür tanıklıklar, Netanyahu'nun yapmış olduğu açıklamaların sadece birer siyasi söylemden ibaret olduğunu gözler önüne seriyor.
Netanyahu'nun açıklamalarının hemen ardından sosyal medyada ve uluslararası basında geniş bir yankı bulması, konunun ne kadar hassas ve önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Çeşitli sivil toplum örgütleri, İsrail hükümetinin Gazze'deki insani krize daha duyarlı olması gerektiğini vurguladı. Yeni açıklamalar ve veri analizleri ile birlikte, bu durumun siyasi arenada nasıl bir yere sahip olacağı ise merak konusu. Uzmanlar, Netanyahu'nun ifadelerinin arkasında yatan niyetlerin daha geniş insan hakları tartışmalarını doğurabileceğini düşünmektedir.
Sonuç olarak, Netanyahu'nun "Gazze'de kimse açlıktan ölmüyor" ifadesi, bölgedeki insani krizin boyutlarını göz ardı eden bir söylem olarak değerlendirilmektedir. İnsanlar sadece açlıkla mücadele etmemekte, aynı zamanda kendilerini koruma altına almak, geleceklerini güvence altına almak için bin bir çaba sarf etmektedir. Gazze gibi bölgelerde insani yardımların, yerel liderlerin ve uluslararası toplumun daha dikkatli ve özgür bir dille ele alınması gerekmektedir. Göz yaşları ve yaşanmış acılar üzerinden siyasetin döndürülmesi, ancak daha büyük bir empati ve anlayışla aşılabilir.